Ana içeriğe atla

The Last Thing He Wanted || Film Yorumu

Konu: Korkusuz, her şeye göğüs geren bir gazeteci olan Elena, hasta babasının Orta Amerika’da bir silah anlaşması yapmasına yardım eder ve yapmaya çalıştığı bir haberin parçası haline gelir.
Yorum: Konusu aslında fena değildi ve fragmanı da çok ilgi çekici olduğu için izlemeye başladık ama daha filmin yarısına gelemeden kaç dakika kaldı diye bakmaya başlamıştık bile. Hele bi ara baya sıkılıp telefonuma bakmıştım. Son 10 dakika heyecanlıydı çünkü hiç beklemediğim gibi sonlandı ama genel olarak durağan bir filmdi. Fragmanda atışma falan görünce biz daha çok ajan filmi gibi zannettik -koşturmalı kaçışmalı- ama tahmin ettiğimiz gibi çıkmadı o yüzden de beni biraz hayal kırıklığına uğrattı bu film. Onun dışında Anne Hathaway’in oyunculuğunu beğendim onu genellikle tatlı karakterlerde izlediğim için biraz sert mizaçlı bir karakterde görmek garip geldi ama iyi iş çıkarmış. Ben Affleck’e gelirsek onun fazla bir rolü yoktu ama her zaman oyunculuğu iyiydi. Onun dışında çok söylencek bir şey yok. Ben pek beğenemedim ama bizim beklentilerimiz daha farklı olduğu için de olabilir yine de kaliteli bir filmdi -sonuçta netflix yapımı bi zahmet olsun yani😅- ama yine de bi şans verebilirsiniz. Küçük bir dipnot: Aslında bu film Joan Didion’un 1996 tarihli romanından bir uyarlamaymış. Puanım: 2/5 Yayın Tarihi: 2020 Süre: 2 saat Imdb: 4.2/10

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Piyanist || Film Yorumu

Selam canlar! Hayat nasıl gidiyor? Bana her gün sanki aynı günü yaşıyormuşum gibi geliyor. Aynı tek bir tarihte sıkışıp kalmışım gibi. Şu an tatilde olduğumdan dolayı bol bol film izleyip kitap okuyarak vaktimi değerlendirmeye çalışıyorum. Bu ayın sonuna doğru okulum tekrar açılacak ve 2.dönemi daha sıkı tutmam gerek. O yüzden hem kitap hem de film listemi olabildiğince bitirmeye çalışıyorum. Kısa bir hayat güncellemesinden sonra yoruma geçelim :) Bundan birkaç gün önce uzun zamandır aklımda olan ve kime sorsam eğer izlediyse bin bir türlü övgüyle bahsettiği bir filmi izledim: Piyanist. Konusu 2.Dünya Savaşı'nda Polonyada bir piyanisti ve ailesinin Yahudi olmalarından dolayı Almanlar tarafından sürgüne gönderilmelerini, psikolojik ya da fiziksel işkenceye tutulmalarını ele alıyor. Filmi izlerken sandalyemin ucunda oturdum resmen. 2 saat boyunca diken üstünde gibiydim. Etkilendiğim, gözyaşlarımı tutamadığım birçok sahne oldu. Detay vermeyeceğim spoiler olmasın diye :D ama

Kadın Kokusu || Film Yorumu

Vee yepyeni bir film yorumuyla karşınızdayım! Bu seferki Al Pacino'lu. Al Pacino'yu muhtemelen herkes The Godfather filminden tanıyordur ama bugün kendisine en iyi oyuncu Oscar'ını kazandıran Kadın Kokusu orijinal adıyla Scent of a Woman filminin yorumunu okuyacaksınız umarım beğenirsiniz <3 Konu: Şükran günü tatilinde biraz para kazanmayı uman yoksul bir özel okul öğrencisi, kör ve huysuz bir emekli albaya bakıcılık yapmayı kabul eder. Yorumum: Aslında bu filmi ilk izleyişim youtube'da filmden bir kesitti. Ben de neden bu filme şans vermiyorum diye düşündüm. Başları bana çok yavaş ve sıkıcı geldi, konu acaba nereye bağlancak diye bekledim hatta filme birkaç gün ara bile verdim :D Sonra 'Hadi Duru, Al Pacino oynuyor onun hatrına devam et,' dedim kendi kendime ama film sonra bir anda su gibi

Queen's Gambit || Dizi Yorumu

Herkese selam! Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Çıktığından beri çok sevilen ve bundan birkaç hafta önce Amerika'nın Oscar ödüllerinden sonra en fazla rağbet görülen ödül töreni olan Golden Globe'da ödül üstüne ödül alan bir diziyle geldim: Queen's Gambit. 9 yaşındayken yetimhaneye gönderilen Beth, orda bir hademe ile arkadaş olur. Satranca karşı büyük bir yeteneğinin ve ilgisinin olduğunu keşfeden hademe, onu bazı arkadaşlarıyla tanıştırır. Onlar da bu kızın satrançta olağanüstü bir yeteneğinin olduğunu görünce onu lisedeki satranç klubündeki çocuklarla oynaması için çağırırlar. Günlerden bir gün, bir aile Beth'i evlat edinir. Yeni hayatına alışmaya çalışan Beth, gittiği bir markette satranç dergisi görür ve onu gizlice alır. Satranç turnuvalarının düzenlendiğini öğrenir ve bu turnuvalara katılmaya başlar. Önce kendi kasabasında yarışmaya başlayan Beth, gittikçe hem Amerika'da hem de dünya çapında bilinir bir satranç oyuncusu haline gelir. İşinde en iyileri