Ana içeriğe atla

How to Lose a Guy in 10 Days? || Film Yorumu

Konu: Benjamin (Matthew McConaughey) meslektaşları tarafından kışkırtılarak bir iddiaya girer ve 10 günde bir kızı kendine aşık etmesi gerekmektedir. Ama bir yandan da Andie’nin (Kate Hudson) 10 günde nasıl bir erkek kaybedilir adlı bir makale yazması lazımdır.
Yorumum: Tam bir klasik filmdi. Neden şimdi klasiklerden biri olarak görüldüğünü anlıyorum çünkü değişik bir konu, yalın ama öz bir şekilde yazılmış bir senaryo ve oyunculuklar...tam anlamıyla uyumlu ve harika😍 Matthew McConaughey ve Kate Hudson’ın uyumu gözle görülür bir biçimde ki bu filmden birkaç sene sonra tekrar bir filmde başrolü paylaşmışlar. Filmim rom-com yani romantik komedi. Bol çekişmeli, komik ve tatlı bir filmdi. Kate Upton’ın karakteri Andie en çok güldüğümdü...ikisi de birbirinden komik ve saçma hareketler sergiliyor ama Andie’ninki bir tık aşırıydı ama filmi de eğlenceli yapan buydu. “Bullshit” dedikleri son sahneyi ilk internette görmüştüm ve ne demek istiyorlar ya falan diye düşünmüştüm ama filmi bitirdiğimde ne demek istediklerini daha doğrusu neye parmak bastıklarını anladım [izlediğinizde siz de anlayacaksınız ;) ] En sevdiğim sahne poker sahnesi olabilir gerçekten çok komikti😂 en güzel sahnesi de son sahneydi❤️ kesinlikle bu filmi izlemeden hayatınıza devam etmeyin derim harika bir film😍 puanım: 5/5 yapım yılı: 2003 süre: 1 saat 56 dk imdb: 6.4/10

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Piyanist || Film Yorumu

Selam canlar! Hayat nasıl gidiyor? Bana her gün sanki aynı günü yaşıyormuşum gibi geliyor. Aynı tek bir tarihte sıkışıp kalmışım gibi. Şu an tatilde olduğumdan dolayı bol bol film izleyip kitap okuyarak vaktimi değerlendirmeye çalışıyorum. Bu ayın sonuna doğru okulum tekrar açılacak ve 2.dönemi daha sıkı tutmam gerek. O yüzden hem kitap hem de film listemi olabildiğince bitirmeye çalışıyorum. Kısa bir hayat güncellemesinden sonra yoruma geçelim :) Bundan birkaç gün önce uzun zamandır aklımda olan ve kime sorsam eğer izlediyse bin bir türlü övgüyle bahsettiği bir filmi izledim: Piyanist. Konusu 2.Dünya Savaşı'nda Polonyada bir piyanisti ve ailesinin Yahudi olmalarından dolayı Almanlar tarafından sürgüne gönderilmelerini, psikolojik ya da fiziksel işkenceye tutulmalarını ele alıyor. Filmi izlerken sandalyemin ucunda oturdum resmen. 2 saat boyunca diken üstünde gibiydim. Etkilendiğim, gözyaşlarımı tutamadığım birçok sahne oldu. Detay vermeyeceğim spoiler olmasın diye :D ama

Kadın Kokusu || Film Yorumu

Vee yepyeni bir film yorumuyla karşınızdayım! Bu seferki Al Pacino'lu. Al Pacino'yu muhtemelen herkes The Godfather filminden tanıyordur ama bugün kendisine en iyi oyuncu Oscar'ını kazandıran Kadın Kokusu orijinal adıyla Scent of a Woman filminin yorumunu okuyacaksınız umarım beğenirsiniz <3 Konu: Şükran günü tatilinde biraz para kazanmayı uman yoksul bir özel okul öğrencisi, kör ve huysuz bir emekli albaya bakıcılık yapmayı kabul eder. Yorumum: Aslında bu filmi ilk izleyişim youtube'da filmden bir kesitti. Ben de neden bu filme şans vermiyorum diye düşündüm. Başları bana çok yavaş ve sıkıcı geldi, konu acaba nereye bağlancak diye bekledim hatta filme birkaç gün ara bile verdim :D Sonra 'Hadi Duru, Al Pacino oynuyor onun hatrına devam et,' dedim kendi kendime ama film sonra bir anda su gibi

Queen's Gambit || Dizi Yorumu

Herkese selam! Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Çıktığından beri çok sevilen ve bundan birkaç hafta önce Amerika'nın Oscar ödüllerinden sonra en fazla rağbet görülen ödül töreni olan Golden Globe'da ödül üstüne ödül alan bir diziyle geldim: Queen's Gambit. 9 yaşındayken yetimhaneye gönderilen Beth, orda bir hademe ile arkadaş olur. Satranca karşı büyük bir yeteneğinin ve ilgisinin olduğunu keşfeden hademe, onu bazı arkadaşlarıyla tanıştırır. Onlar da bu kızın satrançta olağanüstü bir yeteneğinin olduğunu görünce onu lisedeki satranç klubündeki çocuklarla oynaması için çağırırlar. Günlerden bir gün, bir aile Beth'i evlat edinir. Yeni hayatına alışmaya çalışan Beth, gittiği bir markette satranç dergisi görür ve onu gizlice alır. Satranç turnuvalarının düzenlendiğini öğrenir ve bu turnuvalara katılmaya başlar. Önce kendi kasabasında yarışmaya başlayan Beth, gittikçe hem Amerika'da hem de dünya çapında bilinir bir satranç oyuncusu haline gelir. İşinde en iyileri