Ana içeriğe atla

How I Met Your Mother || Dizi Önerisi



o kadar fazla yeni dizi/film çıkıyor ki yetişemiyorum bile😂bi de bunun üstüne daha önceden izlemediğim klasik filmler eklenince liste dağ gibi oluyor ama nedense elim hep himym’a gidiyor. Mutluyken, mutsuzken, canım sıkkınken ya da sıkıldığımda ya da gerçekten kötü bir gün geçirdiğimde hep ya himym ya da friends izliyorum çünkü resmen ruhumu tazeliyor. Bu aralar ne yalan söyliyim himym’ı friends’ten daha çok seviyorum ki hep en sevdiğim dizi friends olmuştur. Ama tekrar izleyince Barney’ in bro code’u, Ted’in kırmızı kovboy çizmeleri ve kelebek dövmesi, Marshall’ın en sevdiği hamburgeri araması hepsi o kadar güzel ki...😍 Bir de bu diziyi friends’ten belki bir tık daha fazla sevme sebebim ise Ted’in her zaman bölümün sonunda öğüt vermesi. Aslında hayatımızda o kadar gerekli öğütler ki bunlar...ve dizide en sevdiğim quote ise Barney’nin “Eğer o anı arkadaşlarınla yaşayamıcaksan o zaman hiçbir önemi yok.” doğru çevirebildim mi bilmiyorum ama umarım anlamışsınızdır😅Başından beri Barney favori karakterim oldu çünkü bro code kitabı olsun, kendine özgü davranışları ve kendini anlatma tarzı olsun tam bi LEGEN -WAIT FOR IT- DARY bir karakter😉 Ayrıca Neil Patrick Harris harika bir oyuncu🤩 Grubun kızlarını çok seviyorum ikisi de ayakları yere basan ve güçlü kadınlar ama Lily’i bi tık daha fazla seviyor olabilirim çünkü grupta genellikle en mantıklı düşünen o. Grubun anacı hem Ted hem de Lily olabilir😄 Lily ve Marshall...relationship goals😍 Dizi hakkında en sevmediğim kısım ise finali. Ben de o beğenmeyen tayfadanım ve izlediyseniz eğer neden beğenmediğimi anlamışsınızdır -spoiler vermek istemiyorum izlemeyenler için- 


Kısacası her modunuza uygun ve kafa dağıtmalık hangi ruh halinde olursanız olun sizi daha çok mutlu edicek ve o tayfayla MacLarens’da oturup sohbet etmek isteyeceğiniz bir dizi❤️kesinlikle bir şans vermenizi öneririm🤩


sezon sayısı:9

bir sezondaki bölüm sayısı: 24 

yayın tarihi: 2005-2014 

nerede bulabilirim?: netflix, dizilab, dizimag 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Piyanist || Film Yorumu

Selam canlar! Hayat nasıl gidiyor? Bana her gün sanki aynı günü yaşıyormuşum gibi geliyor. Aynı tek bir tarihte sıkışıp kalmışım gibi. Şu an tatilde olduğumdan dolayı bol bol film izleyip kitap okuyarak vaktimi değerlendirmeye çalışıyorum. Bu ayın sonuna doğru okulum tekrar açılacak ve 2.dönemi daha sıkı tutmam gerek. O yüzden hem kitap hem de film listemi olabildiğince bitirmeye çalışıyorum. Kısa bir hayat güncellemesinden sonra yoruma geçelim :) Bundan birkaç gün önce uzun zamandır aklımda olan ve kime sorsam eğer izlediyse bin bir türlü övgüyle bahsettiği bir filmi izledim: Piyanist. Konusu 2.Dünya Savaşı'nda Polonyada bir piyanisti ve ailesinin Yahudi olmalarından dolayı Almanlar tarafından sürgüne gönderilmelerini, psikolojik ya da fiziksel işkenceye tutulmalarını ele alıyor. Filmi izlerken sandalyemin ucunda oturdum resmen. 2 saat boyunca diken üstünde gibiydim. Etkilendiğim, gözyaşlarımı tutamadığım birçok sahne oldu. Detay vermeyeceğim spoiler olmasın diye :D ama

Kadın Kokusu || Film Yorumu

Vee yepyeni bir film yorumuyla karşınızdayım! Bu seferki Al Pacino'lu. Al Pacino'yu muhtemelen herkes The Godfather filminden tanıyordur ama bugün kendisine en iyi oyuncu Oscar'ını kazandıran Kadın Kokusu orijinal adıyla Scent of a Woman filminin yorumunu okuyacaksınız umarım beğenirsiniz <3 Konu: Şükran günü tatilinde biraz para kazanmayı uman yoksul bir özel okul öğrencisi, kör ve huysuz bir emekli albaya bakıcılık yapmayı kabul eder. Yorumum: Aslında bu filmi ilk izleyişim youtube'da filmden bir kesitti. Ben de neden bu filme şans vermiyorum diye düşündüm. Başları bana çok yavaş ve sıkıcı geldi, konu acaba nereye bağlancak diye bekledim hatta filme birkaç gün ara bile verdim :D Sonra 'Hadi Duru, Al Pacino oynuyor onun hatrına devam et,' dedim kendi kendime ama film sonra bir anda su gibi

Queen's Gambit || Dizi Yorumu

Herkese selam! Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Çıktığından beri çok sevilen ve bundan birkaç hafta önce Amerika'nın Oscar ödüllerinden sonra en fazla rağbet görülen ödül töreni olan Golden Globe'da ödül üstüne ödül alan bir diziyle geldim: Queen's Gambit. 9 yaşındayken yetimhaneye gönderilen Beth, orda bir hademe ile arkadaş olur. Satranca karşı büyük bir yeteneğinin ve ilgisinin olduğunu keşfeden hademe, onu bazı arkadaşlarıyla tanıştırır. Onlar da bu kızın satrançta olağanüstü bir yeteneğinin olduğunu görünce onu lisedeki satranç klubündeki çocuklarla oynaması için çağırırlar. Günlerden bir gün, bir aile Beth'i evlat edinir. Yeni hayatına alışmaya çalışan Beth, gittiği bir markette satranç dergisi görür ve onu gizlice alır. Satranç turnuvalarının düzenlendiğini öğrenir ve bu turnuvalara katılmaya başlar. Önce kendi kasabasında yarışmaya başlayan Beth, gittikçe hem Amerika'da hem de dünya çapında bilinir bir satranç oyuncusu haline gelir. İşinde en iyileri